20 Mayıs 2010 Perşembe

Lost Final Günü Yaklaşıyor

SIRLAR ÇÖZÜLÜYOR



23 Mayıs’ı 24’üne bağlayan gecenin sabahında, tüm dünya 6 yıllık bir efsanenin muhteşem vedasına tanıklık edecek. “LOST”, Amerika’yla aynı anda DiziMax ekranlarından yıllardır peşinden sürüklediği hayranlarına hoşçakal diyecek...






Tesellisi mi? En sevilen dizilerin sezon finalleriyle, DiziMax’te unutulmaz bir hafta geçirmeye davetlisiniz. Kim derdi ki ‘ıssız ada dizisi’ diye altı yıl önce başına oturduğumuz “LOST”, gelmiş geçmiş en iyi TV dizilerinden biri olsun. Ama “LOST”un daha önce izlediğimiz hiçbir şeye benzemediğini fark etmemiz uzun sürmedi. Dizi, koşar adım dünyanın en önemli popüler kültür fenomenlerinden birine dönüştü. ‘LOST felsefesi’nden söz eder olduk, notlar tuttuk, teoriler ürettik, fan kulüpleri oluşturduk... Her bölümü su gibi tüketip, yenisinin yolunu gözlemeyi âdet edindik. Jack, Kate, Sawyer, Hurley, Sayid, Locke ve diğerlerini, ailemizin fertleri gibi benimsedik. 6 yıl sonunda diziyle aramızda oluşturduğumuz güçlü bağı bir anda söküp atmak zor olsa da, her güzel şeyin bir sonu olduğunu da kabul etmek gerek.






“LOST”, 23 Pazar’ı 24 Pazartesi’ye bağlayan gecenin sabahı saat 05.00’te “The End” adlı bölümle tüm sevenlerine veda edecek. Amerika’yla aynı anda DiziMax’te yayınlanacak dizi, 4 saat boyunca (05.00-09.00 arası) ekrana gelecek. 2 saatlik dizi finalinden önce 2 saat boyunca şimdiye kadar “LOST”ta neler olup bittiğini özetleyen iki özel bölüm gösterilecek. “LOST” gibi komplike ve çok katmanlı bir dizinin nasıl sonlandıralacağı ise herkesin en çok merak ettiği konulardan biri. Hâlâ yanıtlanmamış pek çok soru var: Sayıların (4, 8, 15, 16, 23, 42) anlamı ne? Neden adaya onlar düştü ve aralarındaki bağ nedir? Kara Duman ve Jacob ne? Eski Mısırlıların adayla ne gibi bir bağlantısı var? Walt ve Aaron’a ne oldu? Widmore ve Ben adayı neden istiyorlar? Yapımcı David Lindelof, sezon başında yaptığı açıklamada “Merak edilen bütün soruların cevapları verilecek” demişti. Lindelof ve Carlton Cuse’un bize ne gibi sürprizler hazırladıklarını öğrenmek için ise 23 Mayıs’a kadar beklememiz gerekecek. “Dünya bu diziye çıldırdı. Şimdi sıra sizde!” denmişti yıllar önce “LOST”un tanıtım kampanyalarında. Sonuç mu? Dünya bu diziye gerçekten çıldırdı. Veda etmek ise hiçbir “LOST” fanatiğinin içinden gelmez. O yüzden Desmond’ın dilinden konuşalım ve şöyle diyelim; başka bir hayatta görüşürüz kardeşim!


Sezonları hatırlayalım


1. sezon (2004-2005): Get LOST


24 bölümden oluşan ilk sezon, 22 Eylül 2004’te ABD’de yayınlanmaya başlar. Oceanic Havayolları’nın Sidney-Los Angeles seferini yapan 815 sefer sayılı uçağı, gizemli bir adaya düşer. Adada mahsur kalan kazazedelerin, yaşayabilmeleri için yiyecek ve içecekten çok daha fazlasına ihtiyaçları vardır. Yaşamları, ormanın içinde dolaşan görünmeyen bir yaratık, kutup ayısı, deli Fransız kadın Rousseau ve Diğerleri diye bilinen adanın sakinleri gibi gizemli varlıkların tehdidi altındadır.


2. sezon (2005-2006): Everything Happens for a Reason


24 bölümden oluşan 2. sezon, kazadan sonraki 45 günü anlatır. Hikâyenin çoğunu, kazazedeler ile Diğerleri arasındaki anlaşmazlıklar oluşturur. Bu sezon, Desmond’ın yıllardır yaşadığı dünyaya ve DHARMA’ya da bir giriş yaparız. Sezon boyunca kahramanlarımız gözü kör bir şekilde o numaraları bilgisayara girerler. Uçağın kuyruğundan hayatta kalanlarla tanışırız ve bu yeni gruptan Mr. Eko, adada önemli bir tema olan inancı savunurken, Locke da mantığın sesi olur. Geriye dönüşlerle karakterler arasında, rastlantıyla açıklanamayacak bağlantılar olduğunu görürüz.

3. sezon (2006-2007): Find Yourself...


23 bölümden oluşan 3. sezonda hikâyeye, kazadan sonraki 67. gün ile devam edilir. Diğerleri’nin dünyasına resmen giriş yapıldığı sezondur. Diğerleri’nin lideri Ben’in ve Juliette’in gizemli geçmişleri hakkında bilgi ediniriz. Kazazedeler ile Diğerleri arasında çatışma en uç noktaya taşınır. Kazazedeler, adanın yakınındaki gemi ile iletişime geçmeyi başarır. Adada romantizmin en çok yaşandığı sezondur.


4. sezon (2008): The Wait Is Over


16 bölüm olarak planlanan, ancak yazarlar grevi nedeniyle 14 bölüm olarak yayınlanan 4. sezonda kazazedeler, adanın yakınlarındaki Kahana gemisinden gelenlerle anlaşmaya çalışır. Altı kazazede (Oceanic Six), adadan kurtulmayı başarır. Sezon boyunca bu altı kişinin adadan kurtulduktan sonraki yaşamları ileriye gidişlerle (flashforward) gösterilir.


5. sezon (2009): Destiny Calls


17 bölümden oluşan beşinci sezonda, kazazedelerin hikâyeleri, iki zaman çizgisi üzerinden anlatılır. Adanın zamanda geçmişe ve geleceğe gitmesiyle başlayan ve sonunda 1974 yılında duran ilk zaman çizgisinde adada kalan kazazedeler, birer Dharma üyesi olur. İkinci zaman çizgisi ise, adadan ayrılanların Ajira Havayolları’nın 316 sefer sayılı uçuşuyla adaya dönmeye çalıştıkları 2007 yılıdır.


6. sezon (2010): Destiny Found


16 bölüm olarak planlanan 6. sezon, iki zaman çizgisinden oluşmaktadır, her iki çizgi de 5. sezon finalinde hidrojen bombasının patlamasıyla ortaya çıkar. İlk zaman çizgisi, 815 sefer sayılı uçağın kaza yapmadan indiği bir alternatif zamanı göstermekte olan ‘flash sideway’lerden oluşmaktadır. 2. zaman çizgisinde ise kazazedeler, 2007’ye gider, Jacob’ın ölümü ve Kara Duman’la başa çıkmaya çalışır...

“LOST” nasıl doğdu?


Lloyd Braun ismi size ne ifade ediyor? İsmin sizin için bir anlamı olmayabilir, ama “LOST” için önemi büyük. Zira, dizinin ilk konsepti, 2004’ün Ocak ayında, o dönem ABC televizyonunun başında olan Lloyd Braun tarafından geliştirilir. “Sineklerin Tanrısı” romanı, “Cast Away” filmi, TV dizisi “Gilligan’ın Adası” ve “Survivor”dan esinlenen Braun, dizi fikrini bir yapım şirketine havale eder. Firma, senarist Jeffrey Lieber’den bu konsepte uygun bir senaryo yazmasını ister. Liebe, “Nowhere” adında bir senaryo yazar, ancak ABC tarafından beğenilmez... Lloyd Braun bu kez “Alias”ın yaratıcısı J.J. Abrams’a yeni bir senaryo sipariş eder. Abrams, Damon Lindelof ile el ele vererek şu anki hikâyeyi ve karakterleri oluşturur... “LOST”un pilot bölümü, 10 ile 14 milyon dolar arasındaki bütçesiyle TV tarihinin en pahalı prodüksiyonu olur. Ve dizi, 2004 TV sezonunun en büyük ticari ve eleştirel başarısını kazanır. Ancak başarının tadını çıkarmak Braun’a kısmet olmaz. Çünkü kendisi bu kadar pahalı ve riskli bir projeye yeşil ışık yaktığı için “LOST” yayına başlamadan işten çıkarılır. Her bölümün başında duyduğumuz karizmatik “Previously on LOST” dış sesinin sahibi ise, Braun’dan başkası değildir.

 
“LOST” bittiğinde yapılacaklar


01. Diziyi tekrar izlemeye başlamak.


02. Ağlamak.


03. “LOST” fanatiği arkadaşlarla final kritiği yapmak.


04. Boşluğa düşmek.


05. Sık sık uçağa binmek. Sidney-Los Angeles rotasını tercih edip, ‘kazara’


06. “LOST” adasına düşmeyi ummak.


07. Efkârlanmak.


08. “LOST”un sinema filminin çekilmesini dilemek.


09. Hüzünlenmek.


10. 6 yılda hayatında değişenleri düşünüp, “LOST”la ilgili anıları yâd etmek.


11. “LOST” adasına düzenlenen turlara katılmak (düşüncesi bile güzel). Hiç yoktan bir ada tatili yapmak.


12. “LOST” teorileri doğru çıkanları tebrik etmek.


13. “LOST” oyuncularının kariyer planlarını yakından takip etmek.


14. “Devamı çekilseydi, nasıl bir şey olurdu?” diye düşünmek.


15. “LOST”suz bir hayata alışmaya çalışmak...


Digiturk Alıntıdır

2 yorum:

humeyra dedi ki...

Sezonları biriktirip izliyorum ben. Madem bitiyormuş, altıncı sezonu izleme vakti gelmiş :) Harika bir diziydi ama.

Unknown dedi ki...

bende hem merakla finali bekliyorum hemde biteceği için üzülüyorum.. :((

gerçekten bir boşluğa düşeceğim kesin, ama her bölümde insanın aklında bir soru işareti bırakmalarının sonlanmasıda üzüyor açıkcası, her bölüm teorimi çürüttü artık teori üretmeden dizinin keyfini çıkarıyordum, tadına varmışken dizi bitiyor ne yazık ki..